2 Kasım 2022 Çarşamba

 TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ

 

Sürdürülebilir kalkınmanın hem ekolojik, hem toplumsal, hem de ekonomik adaleti eşzamanlı olarak sağlaması gerektiği kabul edilir.

 Her türlü ayrımcılığın olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliği de toplumsal adaletin gerçekleşmesini engeller.

 Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliğinin, sadece temel insan hakları perspektifinden değil, sürdürülebilir kalkınma açısından bakıldığında da katılımcı bir kalkınma için en önemli unsurlardan biri olduğu görülebilir.

 Yapılan araştırmalar, kadınların ekonomik süreçlere katılımının, sürdürülebilir kalkınmayı olumlu yönde etkilediğini gösteriyor.

 Öte yandan tarihte kadınların birçok noktada toplumsal değişime liderlik ettikleri biliniyor.

Bu nedenle de kadınların katılımı ile yoksulluğun ortadan kaldırılması, sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarının geliştirilmesi ve ekosistemlerin ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi kolay gerçekleştirilebilir.

 Toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel koşulları şunlardır:

 Kadın ve erkekler için eşit ekonomik bağımsızlık

 Eşit değerdeki iş için eşit ücret

 Karar almada eşitlik

  Onur, haysiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete son verilmesi

 Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik mevzuat oluşturulması

 

Sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet tartışmaları 1980’li yılların başından itibaren kalkınma gündeminde öne çıkmaya başlamış ve ekofeminizm, feminist politik ekoloji, ücretsiz hane içi emek literatürü ve doğal kaynak kullanımı yönetimi alanlarında bu konu tartışılmıştır.

 Tartışmalar iki ana eksende gerçekleşmiştir:

 i) Erkeklerin ve kadınların sürdürülebilirliğe (çevresel bozulmaya ya da doğa korumaya) katkıları ve

 ii) Sürdürülebilirliğin (veya çevresel bozulmanın) erkek ve kadınlar üzerindeki farklı etkileri.

 Sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için açık bir taahhüt olmadan ve kadınların yeteneklerini geliştirmeyi, haklarına saygı duymayı, onları korumayı, ücretsiz ödenmemiş hane içi emekleri azaltmayı ve erkekler ile kadınlar arasında yeniden dağıtmayı amaçlamadan hayata geçirilemez.

 Bunun için de kadınların karar vermede ve politika geliştirmede tam ve eşit katılımda olmaları gerekir.

Buradan hareketle, Birleşmiş Milletlerin 2015 yılında açıkladığı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin beşinci maddesi, açık bir şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgilidir.

 Özellikle 5.a maddesi, “Kadınların ekonomik kaynaklara ulaşma, toprak ve diğer mülk türlerine sahip olma ve üzerlerinde kontrol kurabilme, finansal hizmetler, miras ve doğal kaynaklara erişimleri gibi konularda ulusal yasalara uygun olarak eşit haklara sahip olmaları için reformlar yapılması” hedefini ortaya koyar.

Kadınların, tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini sağlamak amacıyla kadınların güçlenmesini hedefleyen özel sektörün küresel en önemli girişimlerinden biri de Kadının Güçlenmesi Prensipleri platformudur.

2010 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi  ortaklığında oluşturulan WEPs platformu, özel sektöre; iş yerlerinde, piyasalarda ve toplum genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için dikkate almaları gereken önemli noktaları sunar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK   Şeffaflık ve hesap verebilirlik birbirine ihtiyaç duyan ve birbirini güçlendiren, dolayısıyla berabe...