2 Kasım 2022 Çarşamba

 ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK

 

Şeffaflık ve hesap verebilirlik birbirine ihtiyaç duyan ve birbirini güçlendiren, dolayısıyla beraber düşünülmesi gereken iki kavramdır.

Bu iki kavram birlikte vatandaşların kendileri için önemli olan konularda görüş bildirmelerine ve karar vermeyi etkileyebilmelerine olanak tanır ve karar vericilerden hesap sorma imkânı tanır.

 Bir ilke olarak, kamu görevlileri, memurlar, şirket ve kuruluşların yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum örgütleri, katılım ve hesap verebilirliği artırmak için görünür, öngörülebilir ve anlaşılır bir biçimde davranmakla ve ellerindeki bilgileri sade bir şekilde sunmakla (şeffaf olmakla) yükümlüdür.

 Bu iki kavram, iyi yönetişimin de gerekliliklerindendir.

 Dikkat edilmesi geren bir nokta, bilgileri ham bir şekilde sunmanın, şeffaflığı sağlamak için yeterli olmadığıdır.

 Tam tersine, kamusal alanda çok miktarda ham bilgi şeffaflık  yerine opaklığı doğurabilir.

Bu nedenle bilgi yönetilirken ve yayınlanırken iki önemli özelliğe sahip olmalıdır.

 i) İlgili ve erişilebilir:

 Bilgiler, açık ve anlaşılır dilde ve farklı paydaşlar için onların anlayabileceği uygun formatlarda sunulmalıdır.

 Analiz, değerlendirme ve katılım için gerekli detay ve ayrışmayı içermelidir.

 Paylaşılan bilgi, karar alma süreci ile doğrudan ilgili olmalı, süreci karmaşıklaştırmamalıdır.

 

ii) Zamanında ve doğru:

Bilgi, ilgili paydaşların analiz, değerlendirme ve katılımına izin vermek için mümkün olduğunca hızlı ve doğru bir zamanlama ile sunulmalıdır.

 Yani bilgiler karar alma süreci sona ermişken ya da sona yaklaşmışken değil, ka-rar almak için gereken zamanda sunulmalıdır.

 Bilgiler güncel, doğru ve eksiksiz olmalıdır.

 Şeffaflık, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarındaki uygulayıcıların ve karar vericilerin eylemlerinden sorumlu tutulmasının görev ve taahhütlerin yerine getirilmemesi durumunda da yaptırım uygulanmasının, yani hesap verebilirliğin sağlanması için elzemdir.

 Hesap verebilirlik, toplumdaki farklı aktörler arasında kurumsallaşmış (yani düzenli, kurulmuş ve ortaklaşa kabul edilmiş) bir ilişkidir.

 Bir grup kişi veya organizasyon hesap verir, başka bir grup ve organizasyon ise hesap sorar.

 Bu sürecin dört önemli aşaması vardır:

 i)             Standartlar:

 

Hesap verenlerden (uygulayıcılar ya da karar vericiler) beklenen davranışların ve bu davranışları değerlendirecek kıstasların önceden ve açık bir şekilde belirlenmesi.

 ii)            Soruşturma:

 

Hesap verenlerin kendilerinden beklenen standartları karşılamış olup olmadıklarının araştırılması.

 

iii)          Yanıtlanabilirlik:

 

Hesap verenlere eylemlerini savunma ve cevap verme imkanının verilmesi.

 iv)          Yaptırım/ödüllendirme:

 

 Hesap verenler bir şekilde kendilerinden beklenen standartların altına düşmüşse (ya da standartların üstünde performans göstermişse), bu performansları için, daha önceden açık bir şekilde belirlenmiş cezaların (ya da ödüllerin) verilmesi.

 Hesap verilebilirliğin doğru bir şekilde yapılabilmesi için sadece şeffaflık yetmez.

 Bunun yanında güçler ayrılığı ilkesinin de olması gerekir.

 Yani standartları belirleyenler (yasama), uygulayıcı ve karar alıcılar (yürütme) ve soruşturanlar ve ceza verenler (yargı) ayrı gruplar/kişiler olmalıdır ve hiçbir grup diğerini baskılamamalıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK   Şeffaflık ve hesap verebilirlik birbirine ihtiyaç duyan ve birbirini güçlendiren, dolayısıyla berabe...